bugün

entry'ler (97)

gençlerbirliği

Cavcav amca sağolsun yabancı futbolcu transferinde birkaç sezonda bir illa bir ülke veya bölgeye takan yegane türk takımı. 93-94 Sezonunda Khuse,Moshoeu ve Kona üçlüsü tutunca, aynı bölgeden yabancı oyuncu alma hastalığına yakalandılar. 96-97 Sezonunda Banza,Lukaku,Phiri,Pascal; 2008-2009'daki Avustralyalı furyası Jedinak, Djite ve Troisi; 2012-2013 sezonunun Sırpları Tomic,Tosic,Lekic,Petrovic ve yeni sezonun furyası ise iskandinavya'dan geldi: isveçli Hopf,Dmitriadis ve Atta ile Danimarkalı Spelmann. Ne diyelim Cavcav'ın yeni yabancı furyası hayırlı uğurlu olsun.

türkiye de oynamış zenci futbolcular

yaz yaz bitmez. birkaç tane isim de benden gelsin.

Nijerya: (bkz: Tijani Babangida)

Kamerun: (bkz: Alioum Boukar)

Senegal: (bkz: Lamine Diatta)

Fildişi Sahilleri: (bkz: abdul kader keita)

Gana: (bkz: yaw preko)

Gine: (bkz: souleymane oulare)

Mali: (bkz: fernand coulibaly)

Uganda: (bkz: majid mususi)

Ruanda: desire m'bonabucya

Demokratik Kongo Cum. (Eski Zaire): (bkz: andre kona)

Burkina Faso: abdoulaye soulama

Güney Afrika Cum.: (bkz: donald khuse)

Liberya: (bkz: theo weeks)

Sierra Leone: (bkz: teteh bangura)

Benin: koffi chrysostome

Gabon: (bkz: roguy meye)

Togo: (bkz: atakora lalawele)

Botswana: (bkz: razundara tijikuzu)

Gambiya: (bkz: ousman jallow)

Zimbabwe: (bkz: norman mapeza)

Zambiya: (bkz: collins mbesuma)

Kongo: (bkz: lys mouithys)

Angola: (bkz: andre macanga)

Ekvator Ginesi: thierry tazemeta

Çad: ezechiel ndouassel

Tunus: (bkz: ali zitouni)

Hollanda: (bkz: ulrich van gobbel)

italya: (bkz: matteo ferrari)

Fransa: (bkz: yannick kamanan)

ingiltere: (bkz: kevin campbell)

Norveç: (bkz: liban abdi)

Portekiz: (bkz: abel xavier)

Avustralya: (bkz: bruce djite)

ABD: (bkz: jozy altidore)

Kanada: (bkz: atiba hutchinson)

Jamaika: (bkz: luton shelton)

Honduras: (maynor rene suazo)

Meksika: (bkz: giovani dos santos)

Kolombiya: (bkz: johnnier montano)

Uruguay: (bkz: marcelo zalayeta)

Brezilya: (bkz: jefferson galvao)

Katar: (bkz: jaycee john okwunwanne)

afrika asıllı fransız futbolcular

Afrika kıtasının birçok ülkesinden -genellikle küçük yaşlarda- gelip Fransa Milli Takımlarının tüm yaş kategorilerinde boy gösteren futbolculardır. Yaz yaz bitmez ama en iyisi ben çeşitli ülkelerden birer tane örnek vereyim.

Jean Tigana (Mali asıllı, Bamako doğumlu)

Marcel Desailly (Gana asıllı, Accra doğumlu)

Patrick Vieira (Senegal asıllı, Dakar doğumlu)

Jean-Alain Boumsong (Kamerun asıllı, Douala doğumlu)

Olivier Kapo (Fildişi Sahilleri asıllı, Abidjan doğumlu)

Steve Mandanda (Demokratik Kongo Cumhuriyeti asıllı Eski Zaire, Kinşasa doğumludur. kardeşi Parfait Mandanda Demokratik Kongo Cumhuriyeti milli takımında forma giymektedir.)

Mapou Yanga-Mbiwa (Orta Afrika Cumhuriyeti asıllı, Bangui doğumlu)

Mario Lemina (Gabon asıllı, Libreville doğumludur. Fransa u-20 Milli Takımıyla 2014 Dünya Gençler Şampiyonası'nda oynadı)

Albert Rafetraniaina (Madagaskar asıllı, Ambohitrony doğumludur. Fransa U-18 Milli Takımında oynuyor)

micheal frey

1994 Doğumludur. Geçen yıl isviçre Ligi'nde çok iyi bir sezon geçirdi. (33 Maçta 9 gol, 8 asist) Kısa bir zaman içerisinde ülke dışına transfer olan isviçreli futbolcular kervanına kendisinin de katılması kesin gibi.

yazınsal yaratı

Dilimize yerleşmiş Arapça/Farsça kelimeleri Türkçeleştireceğim diye ortaya çıkarılan zorlama ifadelerden birisi. Yazın demeye bile yeni yeni alışılabildiği günümüzde, yazınsal yaratı da nedir allah aşkına?

(Şahsen yazın yerine edebiyat demeyi tercih ediyorum).

cami yerine camii yazma sorunsalı

Cami yazacakken camii diye yazmak burada da olmak üzere canım yurdumda çokça yapılan bir hatadır.

Örnek olarak, "Camiiye gidiyorum" yanlış bir kullanım şeklidir.

Yazarken "Camii" olarak kullanım sadece özel ad olarak bir camiyi nitelerken olur.

Ör: Sultanahmet Camii, Selimiye Camii gibi.

Aşağıda da görüldüğü gibi sözlükte çokça hatalı kullanımı söz konusudur.

(bkz: adım başı camii olması sorunu)

(bkz: 1 mayısı kutlamak için camii önünde toplanmak)

(bkz: adres tarifinde camii kullanmadan edemeyen tip)

Örnekler böyle uzayıp gider. Dikkat etmek en güzeli.

kevin constant

1.5 Yıl önce Milan'ın 8 milyon Euro'ya aldığı oyuncuyu 2.5 milyon Euro bonservisle transfer edebilmek iyi iş. (Özellikle Constant'ın 27 yaşında olduğunu da düşündüğümüzde)

Trabzon'un sol bek açığını kapatmıştır, transfer eden yöneticilere helal olsun demek lazım. (4 Yıldır Serie A'da oynuyordu)

Bu arada Kevin Constant, Gine'li olup Fransız falan değildir.

houston rockets

Jeremy Lin'in Lakers'a gitmesinden sonra net bir PG açığı olan takımdır. Bu seneki kadrosunda Harden, Howard, Ariza, Parsons gibi çok önemli isimleri barındırsa da başarı için iyi bir oyun kurucu elzemdir.

manuel lanzini

Suudi Arabistan'a değil Birleşik Arap Emirlikleri'nden Al Jazira takımına transfer olan futbolcudur.

bruno zuculini

Beşiktaş, Lanzini'yi almak istediğinde 21 yaşındaki Arjantinli futbolcuyu Avrupa takımları daha keşfetmediyse onda iş yoktur diyen arkadaşlara Zuculini'nin Manchester City'e transferi kapak olsun.

Bu arada Manchester City, Zuculini'yi bedava falan da almadı - bonservisi 2.5 milyon euro.

(bkz: Manuel Lanzini)

replik

(bkz: http://repliksitesi.com/)

sonsuz aşk

tıpkı bir minyatür sanatçısı misali kelimelerimle donmuş anların tasvirlerini yapardım. gözlerim anları donuklaştırır ve sonra kelimelerim anların gölgelerini nakşederdi mat bir kağıt yaprağına. ama bugün gözlerim izin vermedi anın tasvirine. gözlerimden ılık ılık yaşlar süzüldü ve "an" tüm canlılığıyla bir suretmiş gibi karşımdaydı. hani nakkaşlar suret çizemezler ya işte ben de bugün "anı" nakşedemedim mat kağıt yaprağına...

anın büyüsüyle gözlerimden ılık ılık yaşlar süzüldüğünde omuzlarıma iki küçük kelebek kondu. kelebekler kanat çırpınışlarıyla kulağıma şu iki kelimeyi fısıldadılar, "sonsuz" ve aşk". bu kelimeler kulağıma fısıldandığında yaşamakta olduğum anı aklımın bana yaptığı hınzırca bir oyun zannettim. ama hayır aklım bana oyun oynamıyordu. an gerçekti, gözyaşlarım gerçekti ve yavaş yavaş duyduklarım büyük bir uğultu eşliğinde tüm bedenimi ele geçiriyordu. işittiğim uğultu tüm haşmetiyle bana "sonsuz aşk" adlı şarkının tek bir mısrasını mırıldanıyordu;

aşk sonsuzdur ve sonsuzluktur aşk."

kelimelerim bana anı dondurupta tasvirini yapamadım diye ceza kesmişlerdi. ben hüküm giymiştim ve cezam o sözleri bir ömür boyunca söylemekti.

"aşk sonsuzdur ve sonsuzluktur aşk."

gözlerine çektin beni

karşısındaki insanın gözlerinin etkisinde kalan kişinin karşı tarafa söyleyebileceği bir hitap sözüdür.

metin kaçan'ın fındık sekiz adlı romanında bir cümle vardı "ben senin gözlerini kendi gözlerime çekmiştim" diye;

işte o hayallerin bile ötesinde kalan andan beri gözlerim gözlerinde esir düştü, mahpus kaldı ferinin hapisliğinde. sen gözlerine çektiğinden beri gözlerimi ruhun ruhuma yoldaş oldu benliğimin bitap düştüğü çaresiz anlarda. sen gözlerine çektin beni, ışığının nârı gözlerimde dalgalandı ve tüm benliğimi dağlarcasına kıpkızıl bir kor düştü kalbime. gözlerim gözlerinde artık, her soluk aldığım zamanda içime çekiyor, hapsediyorum benliğime seni.

hani insan yaşamını devam ettirebilmek için suya muhtaçtır ya, "işte ben bu fani bedene can versin diye gözyaşlarımı içiyorum yokluğunun kuraklığında". artık her yere gözlerinle bakıyor, gözlerinle arıyorum seni belki görürde gizlendiğin kuytu köşeden çıkarsın diye. ey sevgili! nerdesin? gözlerine çektin beni nerdesin? ben sensizlikle yalnız kaldım, donmaya yüz tuttu bedenim, kalbim son demlerini yaşıyor bu soğuk diyarda... ve sen ruhumu çektin gözlerine, sigarandan son bir nefes çekermiş gibi ciğerlerine...

kelimelerde yaşamak

"yorucu aslında kelimelerin peşinde sürüklenir bir yaşamda kendine ait olanları bulmaya ve yaratmaya çalışmak." satırlarıyla başladı kelimelerin o engin deryasındaki keşfim. evet zor biliyorum bir tek kelimenin peşinde sürüklenmek, bir gününü, bir ayını ve hatta bir yılını o tek kelimeyi yakalamayı istercesine geçirmek... başkalarının çağlar öncesinde anlamlandırdığı, tanımladığı kelimelerden yeni bir şeyler yaratmak ve en önemlisi o kelimelerde kendi varlığını bulabilmek. evet çok yorucu olduğunu bilsem de benim belki tek dileğim "kelimelerin gözlerimi kamaştıran büyülü dünyasında yaşamak ve o yaşam içinde kelimelerle sürüp giden kıyasıya bir savaş verebilmektir."

evet evet kesinlikle artık buna inanıyorum, benim bu yaşamdaki tek arzum "kelimelerin büyülü dünyasından hiç çıkmamacasına yaşayabilmek"... belki bu bir çılgınlık biliyorum ama sonucu ne olursa olsun o dünyada yaşlanmak ve son nefesimi o dünyada vermek istiyorum. neden bu çılgınlığı yapıyorsun? neden bu çok zorlu yaşamı seçiyorsun? sorularınızı duyar gibi oluyorum. hatta kulaklarımda sorularınızın sitem dolu sesleri yankılanıyor. ve şimdi satırlarımla o sitem dolu sorularınızı tatmin edebilecek bir cevap vermek istiyorum.

Ben tek bir kelimenin peşinde sürüklendim bu büyülü dünyanın içerisine. günlerimi, aylarımı ve yıllarımı tek bir kelimenin peşinde koşarak geçirdim. gözlerimi kamaştıran, zihnimin tüm kıvrımlarında delicesine dolaşarak aklımı allak bullak eden kelimenin adı "aşk" tı. Baktığında ne kadar küçük değil mi "aşk" sadece 3 harfli. ama o kelimeye yüklemiş olduğum hissin etkisi o kadar büyük ki kalbimde, ruhumda ve bedenimde... yaşıyorum ben satır aralarında ve bir tek kelimenin peşinde sürükleniyorum rotasını kaybetmiş bir gemi misali...

Ve bir gün "aşk" denilen o ulu kelimenin arkasından koşup soluk soluğa kaldığım bir anda yitirdim ben "ruhumu" varlığımın en önemli parçasını. çoşkun bir telaş içerisinde "aşkı" yakalamak isterken kaybettim ruhumu... ve o gün bugündür kayıbım aslında kelimelerin büyük bir yıldızcasına parıldayan ırmağında... ebedî bir güçle arıyorum benliğimi, arıyorum ruhumun son kalıntılarını mısraların misk kokulu bahçelerinde...

tenis topları ve hayat

aşağıda yazanlar hayat hakkında verilmiş bir dersi içermektedir. yazılanların tamamı alıntı olup yazarı anonimdir.

bir gün bir felsefe profesörü, elinde birkaç kutu olduğu halde derse gelir. ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir kavanoz alır ve ağzına kadar tenis topları ile doldurur ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar;
öğrenciler ittifakla kavanozun dolduğunu ifade ederler, bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldığı çakıl taşlarını, çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur ve öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar, onlar da 'evet' doldu derler, profesör bu defa masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker.
tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur.
ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar, öğrenciler de koro halinde 'evet' derler.

bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır, kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. öğrenciler gülerler!
profesör öğrencilerin gülüşünü destekleyerek 'eveet' diyerek;
ben 'bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım' der.
şöyle ki; bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız ve sizin için önemli olan şeylerdir.

diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur.
o çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir; işiniz, eviniz, arabanız vs.

kum ise diğer ufak tefek şeylerdir.

"şayet kavanoza önce kum doldurursanız..." diye, anlatmaya devam eder, çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer kalmaz.

aynı şey hayatımız için de geçerlidir. vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır . .

dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz eden şeylere çevirin. çocuklarınızla oynayın. sağlığınıza dikkat edin. eşinizle yemeğe çıkın. evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. öncelikleri,
sıralamayı iyi bilin. gerisi hep kumdur.

bu ara bir öğrenci sorar; "peki, o iki fincan kahve nedir?"
profesör gülerek: "bu soruyu bekliyordum, hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır !"

yazmak

yazmak, kelimelerin büyülü dünyasında yaşamak, hür olmak cümlelerin uçsuz bucaksız diyarında. yazmak kelimesinin sözlüklerde bilinen bazı tanımları vardır. örneğin tdk der ki; "yazmak, söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmaktır. bu kitabi tanımdan sonra bir de bu yazar tanımlamak ister "yazmak" kavramını. "yazmak, coşkun bir ırmakcasına gönülden akan duyguların kelimeler aracılığıyla satırlara nakşedilmesidir." bazen umutsuz bir aşk hikayesi nedenli kırılan kalbimizin yaralarını sarmak için, bazen kalbimizden taşan coşkun duyguları paylaşabilmek için ve bazen de gidenlerin yasını tutmak için gönlümüzün kalemiyle yazarız. bu yazdıklarımız kimi zaman bir şiirin ahenkli mısraları, kimi zaman bir şarkının melodik sözleri ve kimi zaman ise bir ağıdın acıklı kelimeleri olur, yol alır başka diyarlara doğru. gönlün kalemiyle yazdıklarımız uğultulu rüzgarlar eşliğinde bulut olur gider umutsuz kalplerin, çaresiz ruhların diyarlarına. kelimeler bu diyarlara bazen damla damla bazen de sağanak halde düşüp yağmur olur, ümitsiz kalplere deva, biçare ruhlara bir lokma aş olabilmek için. "bu yüzden hakkı yoktur gönül kalemiyle yazabilenlerin bilinmedik diyarlarda yaşayan umutsuz kalpleri devasız, çaresiz ruhları ise aşsız bırakmaya..."

latincede sevdiğim bir söz vardır "verba volant, scripta manent" diye. o söz der ki "söz uçar yazı kalır". işte bu yüzden görüp, duyupta yaşadıklarımızın en önemlisi de söylediklerimizin buhar olup kaybolmaması için yazalım. peki öyleyse ne duruyoruz "haydi şimdi omuzlarımıza hürlüğün kanatlarını takıp kelimelerin semalarında uçabilmenin vaktidir..."

yarın 14 şubat

yarın 14 şubat, 14 şubat sevgililer gününden bir gün önce yazılmış olup yazarın o güne özel hislerini anlatan bir şiirdir.

ay ışık, ay berrak, ay karanlığın içinde yalnızlık
ve ay parıldayan beyazlık, siyahın içindeki beyaz
senin gözlerin saf bir ışık, saf bir güzellik
gözlerinki karanlığı aydınlatan o güzel aydan
bile daha parlak,daha sıcak...

ve yalnızlığımın içinde bir yudum ışık
o ışık sadece gözlerin, gözlerinin aydınlığı
o aydınlık ki beni alev gibi yakan
karanlığımı parlak bir yıldız gibi aydınlatan...

gülümsemen yüzünden gelen güzellik
esen bir karayel gibi, kıyıya vuran bir rüzgar
fırtınalar koparıyor kalbimin derinliklerinde
kalbim senin gülüşünün altında kalan sade bir enkaz...

ve yarın 14 şubat
sadece yanımda olan senin gözlerin ve gülüşün
yalnızlığımı aydınlatan ise senin ışığın
o ışığın oluşturduğu hüzme ise bir demet çiğdem...

13/02/2007

not: bu şiir ty1983 adlı yazarın yaklaşık olarak 2.5 yıl önce yazmış olduğu ilk şiir denemesidir.

sözlükçülerin blog adresleri

http://turhanyildirim.blogcu.com/

sadece edebi nitelikte sayılabilecek yazılarım için.

ol

karanlıkta kaldığımda yolumu aydınlatan fenerim ol
gözlerimden bir kaç damla süzülen sevinç gözyaşım ol
umut yağmurları ol düş çorak topraklarıma
ve bereket getir ruhumun kaybolduğu diyarlara

akan suyundan kana kana içtiğim sevda çeşmesi ol
görünmez ol, gözlerim seni görmese bile
varlığın sarsın fani bedenimi
bembeyaz bir kar tanesi ol
beyazlığınla ört üzerine karalar çalınmış ruhumu
baktıkça sadece seni hatırladığım bir mısra ol
ve bir ömür boyu sürecek toz pembe düşüm ol

söylediklerimin hepsi lafügüzaf belki ne dersin?
her şeyi bıraktım sevgilim ol sadece
sadece bu bile yeterde artar naçiz gönlüme.

geçmişten günümüze en iyi yazarlar listesi

aşağıda geçmişten günümüze en iyi 100 yazarın bulunduğu liste yer almaktadır. tamamı şahsım tarafından oluşturulmuş ve kişisel görüşlerimi içeren, edebiyatın roman, öykü ve deneme türlerinde eser veren yazarlarından meydana gelmiş listedir. listede yer alan numaralandırmada derece farkı gözetilmemiştir. (listenin birinci sırası ile yüzüncü sırası arasında herhangi bir değerlendirme farkı mevcut değildir)

1. Lev Nikolayeviç Tolstoy (rusya) en önemli eseri, savaş ve barış (roman-1869)
2. Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (rusya) en önemli eseri, suç ve ceza (roman-1866)
3. Victor Hugo (fransa) en önemli eseri, sefiller (roman-1862)
4. ivan Sergeyeviç Turgenyev (rusya) en önemli eseri, babalar ve oğullar (roman-1862)
5. miguel de cervantes (ispanya) en önemli eseri, don kişot (roman-1605)
6. maksim gorki (rusya) en önemli eseri, ana (roman-1906)
7. honore de balzac (fransa) en önemli eseri, vadideki zambak (roman-1836)
8. Johann Wolfgang von Goethe (almanya) en önemli eseri, genç werther'in acıları (roman-1774)
9. Nikolay Vasilyeviç Gogol (rusya) en önemli eseri, ölü canlar (roman-1842)
10. Aleksandr Sergeyeviç Puşkin (rusya) en önemli eseri, yevgeni onegin (roman-1833)
11. Alexandre Dumas (fransa) en önemli eseri, üç silahşörler (roman-1884)
12. Michel de Montaigne (fransa) en önemli eseri, denemeler (roman-1580)
13. Daniel defoe (ingiltere) en önemli eseri, robinson crusoe (roman-1719)
14. gustave flaubert (fransa) en önemli eseri, madam bovary (roman-1857)
15. jules verne (fransa) en önemli eseri, seksen günde devri alem (roman-1872)
16. jack london (abd) en önemli eseri, beyaz diş (roman-1906)
17. john steinbeck (abd) en önemli eseri, fareler ve insanlar (roman-1937)
18. mark twain (Samuel Langhorne Clemens) (abd) en önemli eseri, tom sawyer'ın maceraları (roman-1876)
19. jonathan swift (irlanda) en önemli eseri, gulliver'in gezileri (roman-1726)
20. lewis carroll (Charles Lutwidge Dodgson) (ingiltere) en önemli eseri, alice harikalar ülkesinde (roman-1865)
21. charles dickens (ingiltere) en önemli eseri, oliver twist (roman-1838)
22. ivan Aleksandroviç Gonçarov (rusya) en önemli eseri, oblomov (roman-1859)
23. Harriet Beecher Stowe (abd) en önemli eseri, tom amca'nın kulübesi (roman-1853)
24. Antoine de Saint-Exupéry (fransa) en önemli eseri, küçük prens (roman-1943)
25. Émile Zola (fransa) en önemli eseri, germinal (roman-1885)
26. anton çehov (rusya) en önemli eseri, köpeğiyle dolaşan kadın (kısa öykü-1899)
27. stendhal (Marie-Henri Beyle) (fransa) en önemli eseri, kırmızı ve siyah (roman-1830)
28. voltaire (François-Marie Arouet) (fransa) en önemli eseri, candide (pikaresk roman-1959)
29. herman melville (abd) en önemli eseri, moby-dick (roman-1851)
30. edmondo de amicis (italya) en önemli eseri, çocuk kalbi (roman-1886)
31. ernest hemingway (abd) en önemli eseri, Yaşlı adam ve deniz (novella-1952)
32. vladimir nabokov (rusya) en önemli eseri, lolita (roman-1955)
33. albert camus (fransa) en önemli eseri, yabancı (roman-1942)
34. guy de maupassant (fransa) en önemli eseri, pierre ve jean (roman-1887)
35. george orwell (Eric Arthur Blair) (ingiltere) en önemli eseri, 1984 (roman-1949)
36. oscar wilde (irlanda) en önemli eseri, dorian gray'in portresi (roman-1890)
37. jane austen (ingitere) en önemli eseri, gurur ve önyargı (roman-1813)
38. nikos kazancakis (yunanistan) en önemli eseri, zorba (roman-1946)
39. johanna spyri (isviçre) en önemli eseri, heidi (roman-1880)
40. henry james (ingitere) en önemli eseri, bir kadının portresi (roman-1881)
41. boris pasternak (rusya) en önemli eseri, doktor jivago (roman-1958)
42. franz kafka (avusturya) en önemli eseri, dava (roman-1925)
43. André Gide (fransa) en önemli eseri, kalpazanlar (roman-1925)
44. stefan zweig (avusturya) en önemli eseri, satranç (novella-1942)
45. oliver goldsmith (irlanda) en önemli eseri, wakefield papazı (roman-1766)
46. james fenimore cooper (abd) en önemli eseri, son mohikan (roman-1826)
47. henry fielding (ingiltere) en önemli eseri, tom jones (roman-1749)
48. ivo andriç (sırbistan) en önemli eseri, drina köprüsü (roman-1945)
49. sinclair lewis (abd) en önemli eseri, ana cadde (roman-1920)
50. Heinrich von Kleist (almanya) en önemli eseri, michael kohlhaas (novella-1810)
51. james joyce (irlanda) en önemli eseri, Ulysses (roman-1922)
52. James Matthew Barrie (iskoçya) en önemli eseri, peter pan ve wendy (roman-1911)
53. carlo collodi (carlo lorenzi) (italya) en önemli eseri, pinokyo'nun serüvenleri (roman-1883)
54. Eleanor Hodgman Porter (abd) en önemli eseri, pollyanna (roman-1913)
55. howard pyle (abd) en önemli eseri, robin hood (roman-1883)
56. panait istrati (romanya) en önemli eseri, arkadaş/mihail (roman-1927)
57. virginia woolf (ingiltere) en önemli eseri, mrs. dolloway (roman-1925)
58. robert louis stevenson (iskoçya) en önemli eseri, define adası (roman-1883)
59. pearl s. buck (abd) en önemli eseri, mübarek toprak (roman-1931)
60. emily bronte (ingiltere) en önemli eseri, uğultulu tepeler (roman-1847)
61. charlotte bronte (ingiltere) en önemli eseri, jane eyre (roman-1847)
62. jean paul sartre (fransa) en önemli eseri, bulantı (roman-1938)
63. thomas hardy (ingiltere) en önemli eseri, tess (roman-1891)
64. david herbert lawrence (ingiltere) en önemli eseri, lady chatterley'in sevgilisi (roman-1928)
65. theodore dreiser (abd) en önemli eseri, kızkardeşim carrie (roman-1900)
66. william faulkner (abd) en önemli eseri, ses ve öfke (roman-1929)
67. Pierre Choderlos de Laclos (fransa) en önemli eseri, tehlikeli ilişkiler (roman-1782)
68. sherwood anderson (abd) en önemli eseri, kasabamız (roman-1919)
69. aldous huxley (ingiltere) en önemli eseri, cesur yeni dünya (roman-1932)
70. Francis Scott Key Fitzgerald (abd) en önemli eseri, muhteşem gatsby (roman-1925)
71. Herbert George Wells (ingiltere) en önemli eseri, zaman makinesi (novella-1895)
72. Agatha Christie (ingiltere) en önemli eseri, roger ackroyd cinayeti (roman-1926)
73. John Ronald Reuel Tolkien (ingiltere) en önemli eseri, yüzüklerin efendisi (roman-1956)
74. rudyard kipling (ingiltere) en önemli eseri, kim (roman-1901)
75. selma lagerlöf (isveç) en önemli eseri, Küçük Nils Holgersson'un Yabankazlarıyla Maceraları (roman-1906)
76. thomas mann (almanya) en önemli eseri, Buddenbrook Ailesi (roman-1901)
77. edward morgan forster (ingiltere) en önemli eseri, hindistan'a bir geçit (roman-1924)
78. margaret mitchell (abd) en önemli eseri, rüzgar gibi geçti (roman-1936)
79. anthony burgess (ingiltere) en önemli eseri, otomatik portakal (roman-1962)
80. george eliot (ingiltere) en önemli eseri, middlemarch (roman-1869)
81. aleksandr soljenitsin (rusya) en önemli eseri, ivan denisoviç'in yaşamında bir gün (roman-1962)
82. cengiz aytmatov (kırgızistan) en önemli eseri, gün olur asra bedel (roman-1980)
83. ralph ellison (abd) en önemli eseri, görünmez adam (roman-1953)
84. samuel butler (ingiltere) en önemli eseri, erewhon (roman-1872)
85. joseph conrad (polonya) en önemli eseri, karanlığın yüreği (roman-1902)
86. joseph heller (abd) en önemli eseri, madde 22 (roman-1961)
87. chinua achebe (nijerya) en önemli eseri, ruhum yeniden doğacak (roman-1958)
88. toni morrison (abd) en önemli eseri, sevgili (roman-1987)
89. paulo coelho (brezilya) en önemli eseri, simyacı (roman-1988)
90. gabriel garcia marquez (kolombiya) en önemli eseri, yüzyıllık yalnızlık (roman-1967)
91. stephen king (abd) en önemli eseri, en önemli eseri, medyum (roman-1977)
92. José Saramago (portekiz) en önemli eseri, körlük (roman-1995)
93. paul auster (abd) en önemli eseri, new york üçlemesi (roman-1987)
94. jerome david salinger (abd) en önemli eseri, çavdar tarlasında çocuklar (roman-1951)
95. salman rüşdi (ingiltere) en önemli eseri, geceyarısı çocukları (roman-1980)
96. amin maalouf (lübnan) en önemli eseri, semerkant (roman-1988)
97. john maxwell coetzee (güney afrika) en önemli eseri, utanç (roman-1999)
98. william golding (ingiltere) en önemli eseri, sineklerin tanrısı (roman-1954)
99. günter grass (almanya) en önemli eseri, teneke trampet (roman-1959)
100. khaled hosseini (abd) en önemli eseri, uçurtma avcısı (roman-2003)